Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
YARIDA KALAN EDEBİYAT TARİHİ Atsız'ın dil, tarih ve edebiyat çalışmaları iç içe geçmiştir. Daha 1933-1934 yıllarında Orhun dergisinde yayımlamaya başladığı Köktürk ve Uygur dönemlerine ait metinlerin aktarmaları, aynı zamanda edebiyat tarihini de ilgilendirmektedir. Bitirme tezine dayanan ve yine Orhun dergisinde yayımlanan Edirneli
JONGLÖR
zamanları ve kaderleri, kusursuz simetriler içinde ışıklı, ışıksız paraboller çizerek, ellerinde döndüre döndüre Tanrının yaptığı işi kelimelerle yapmaya kalkar insan; uygun falsolarla onları, yerçekimsiz bir gökte, tıpkı bir jonglörün bir halkalar çavlanını, bir meşale
Sayfa 37 - Timaş Yay. 1. Baskı, Şubat 2010
Reklam
More'nin Ütopyasının bazı özellikleri
Adada elli dört kent bulunuyor, bunların hepsi çok geniş ve muhteşem. Dilleri, adetleri, kurumları ve yasaları birbirinin aynısı. Her bir çiftlik evinde kadını erkeği en az kırk kişi yaşar, ayrıca boğaz tokluğuna çalışan iki de köle. Evin hanımı ve beyi bütün ev halkından sorumludur, bunlar gayet ağırbaşlı ve olgun insanlardır. özel mülkiyet
Yanılgılarımla, eksiklerimle, suçlarımla, güçsüzlüğümle, yani olduğum gibi görünmek, nasılsam öyle yaşamak istiyorum. Bırakın beni kendime!
Sayfa 293Kitabı okudu
Beni yoran çalışmak değil, işte bu… Güçsüzken güçsüzlüğümü gizleyip herkese güçlü görünmek… Uykularıma bile…
Sayfa 290Kitabı okudu
“Bunda büyük bir haksızlık yok mu? Bu şiirleri yazan insan nasıl, nasıl ölebilir… Hem de şu dışardaki kara kalabalık yaşarken.”
Sayfa 143Kitabı okudu
Reklam
"Erkek olmak ve kadın olmak cinsiyetten ibaret değil ki, bu bahisteki sırri iyi bellemek gerekir. Nefis müennestir (di- Müennes nefsi islah edemeyen kişi ister erkek olsun ister kadin olsun (dişi) nefsin e elindedir. Kadınların bir akılla dokuz nefsi güttüğü ama erkeklerin dokuz akılla bir nefsin hakkından gelemediği malumdur. Asıl şaşılacak
"İnsan hayatı tıpkı tarlada açan bir çiçeğe benzer: Bir katır gelip yiyiverir onu, çiçek sizlere ömür..."
İnsan bütün gün dört duvar arasına sıkışıp kalınca böy­ le olur olmaz hayaller görmeye başlıyor galiba. Eşim, gel seni hava almaya çıkartayım diyor, ama ben istemi­yorum. Alıştım burada yaşamaya. Ne yalan söyleye­yim, insan içine çıkmak istemiyorum. Hem mutluyum ben böyle, burada, bir başıma, bütün gün, yemek koku­ları arasında . . . Patlıcanı önce böyle pijama gibi çubuk çubuk soyuyorsunuz, sonra tuzlu suda bir saat bekleti­ yorsunuz. Çocuklar hemen anlıyor. Acısını alıyor tuzlu su . . . Neyse, onlar orada beklerken, soğan, kıyma, do­mates biberi bir güzel pişiriyorsunuz. Ha bir de mayda­noz. Sarımsak da koyarsanız daha lezzetli olur. Sonra karnınıbir güzel yarıyorsunuz. Patlıcanın. Ortasından usulca . . . Kızgın ateşe cazır cazır kızartıyorsunuz. Son­racığıma kıymayı içine koyuyorsunuz. Ardından da ver, fırına . . .
Sayfa 108 - Mitos Boyut yayınları 2007Kitabı okudu
Ne bekliyordun zaten bundan? Bütün sülalenin hepsinin sütü bozuk. Dedesinin dedesinden geliyor bu bozuk kan; o öldürmeye başladı, bütün sülale bunu sür­dürüyor, ellerinden bıçak eksik olmayan, sahte gülüşlü insanların soyu.
356 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.